Önder APO’nun 22 yıldır İmralı’da sürdürdüğü direnişe, Kürdistan halkı ve dostları serhildanlarla eşlik etti.
Önder APO’ya özgürlük talepleri tüm dünyadan gelirken, bu taleplere kulakları tıkamak eskisi kadar kolay olmuyor.
En son CPT’nin tecride karşı hazırladığı rapor ve ardından Avrupa Konseyi’nin Türk devletine “CPT tavsiyelerini yerine getir” çağrısı, Önder APO’ya özgürlük kampanyalarına yeni bir boyut kattı.
Tam böyle bir ortamda KCK ve KJK’nin Önder APO’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen “Özgürlüğü sağlama zamanı” hamlesi de, Önder APO’ya özgürlük taleplerini en üst aşamaya taşıdı.
PKK ve PAJK’lı tutsakların mutlak tecrit kırılana kadar süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladıklarını duyurmaları da, İmralı tecridine karşı mücadelenin tüm alanlarda süreceğinin işareti.
Başta Önder APO’nun İmralı’da sürdürdüğü direniş, bu direnişe eşlik eden her türden eylemlerin yaygınlığı, talebi sahiplenenlerin genişliği, Kürt halkının serhildanları, devrimci halk savaşı, Türkiye ve Ortadoğu’nun demokrasi yönünde mi yoksa otokrasi yönünde mi yürüyecek sorusunu, Önder APO’nun özgürlüğü ile birleştirmiş bulunuyor.
Dünyanın dört bir yanında halklar, demokrasi ve özgürlükler yönündeki gelişmenin, Önder APO’ya yönelik tecritin kırılmasıyla bağını her geçen daha kuvvetli olarak kuruyor.
İngiltere’de milyonlarca üyeli sendikalar “Zamanı geldi! Öcalan’a özgürlük!” kampanyası yürütüyor. Avrupa’dan Latin Amerika’ya oradan Arap coğrafyasına kadar her yerde halklar kendi kaderleriyle, Önder APO’nun özgürlüğünün sıkı bağını gören eylem ve etkinliklerde bulunuyor.
İmralı zindanında Önder APO, 22 yıldır direniyor. Kürt halkı ve özgürlük hareketi bu direnişe eşlik ediyor. Bu direnişte, Kürt halkını, dostları da yalnız bırakmıyor. Ama bu faşist rejimin yıkılmasını isteyenlerin bu saydıklarımızla sınırlı olmadığı da biliniyor. AKP-MHP faşist ittifakının gitmesini isteyen, savaş politikalarının terk edilmesini isteyen herkesin, demokratlığının tartıdaki ederi, İmralı tecridi karşısında yaptıkları kadar olduğunun artık görülmesi gerekiyor.
İmralı tecridine karşı mücadeleye, sadece Kürtlerin sorunuymuş ya da HDP’nin sorunuymuş gibi muamele yapanlar, bilerek ya da bilmeyerek Kürt, kadın, emek ve demokrasi düşmanı AKP-MHP faşist ittifakının ekmeğine yağ sürüyor, ömrünü uzatıyor.
22 yıldır Önder APO’ya yönelik tecride karşı meydanları terk etmeyen Kürdistanlıların elini Avrupa solu, sosyalistler, sosyal demokratlar, ekolojistler, feministler, antifaşistler, sendikalar, hak örgütleri tuttu. Kürdistanlılarla kolkola girerek harekete geçen Avrupalı demokratlar, kendi parlamentolarında tecride karşı hükümetlerini zorladı.
Bu mücadele dünyanın her bir yanında sürüyor. Bu direniş ve mücadele, bugün Avrupa Konseyi’ni, Türk devletine, tecridi kaldır demek zorunda bıraktı. Eğer Türk devleti bu kararı yerine getirmezse, yine bu direniş ve dayanışma Avrupa Konseyi’ni kararının arkasında durmaya zorlayacak.
İmralı işkence sistemi çöküyor. Hiçbir hukuki dayanağı yok. Meşruiyetini de tümden yitirdi. Tecrit için Türk devletinin ileri sürdüğü tüm argümanlar bir bir çöktü. Böyle bir ortamda, İmralı duvarlarından sökülecek her tuğlanın, demokrasi ve refah yoluna döşenecek taş olacağı çok açık. İmralı tecridini kırmak, AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakını göndermenin en kestirme yolu olarak ortada duruyor. Savaşlara son vermenin demokrasi ve barışa yol almanın da en kısa yolu olduğu su götürmez gerçek. Tecridin kırıldığı tarihin, açlık sınırı altında yaşamaya mahkum edilmiş milyonların yüzünün gülmeye başlamasının tarihi olacağı da gün gibi ortada. Peşkeş çekilen, tarumar edilen, tahrip edilen doğanın tedavisine başlamak da, İmralı kilidinin kırılmasına bağlı.
İmralı tecridinin kırıldığı gün, erkeklerin kadınlara yönelik her türden saldırısının, tersine döndüğü gün olacağı da açık. İmralı duvarlarının yıkılması, birbirlerine düşman edilmiş halkların, inançların, demokratik bir cumhuriyette eşit ve özgür biçimde yaşamasının tek yolu olduğunu çok geniş kesimlerin de kabul ettiği biliniyor. Bunun için başta Türkiye, tüm Ortadoğu ve dünyada İmralı tecrid sistemini yıkmaktan geçiyor.
Önder Apo’nun özgürlüğüne kavuşmasının “zamanı geldi” diyoruz.
İmralı kilidini sıkı sıkıya kapalı kalmasını isteyenler; savaş baronlarıdır, özel savaş yürütücüleridir, devlet çeteleridir kadın ve çocuk katili Erdoğan ve onun faşist itifakı MHP ve kambinesidir. Yandaşlardır, gaspçı kayyumlardır. Darbecilerdir. Gladyoculardır. Emeği iliklerine kadar sömüren tekellerdir. Tecritçiler, demokrasi, barış ve özgürlük düşmanlarıdır. Kürt, kadın, emek ve çevre düşmanlarıdır. Düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğü düşmanlarıdır. Kısaca halk düşmanlarıdır; halkların düşmanlarıdır.
İmralı tecritine karşı mücadele, bütün bunlara yaslanarak ayakta kalmaya çalışan AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakına karşı en yıkıcı mücadeledir. O nedenle tecriti kıralım faşizmi mutlak anlamda yıkalım diyoruz. Bu mücadele ben insanım diyen herkesin mücadelesidir diyoruz.